Yüzyıl önce askerlerinin ellerinde silahla işgal etmek isteyenler, şimdi daha sinsi yöntemlere başvuruyorlar.
Bunlar sivil , kravatlı ve ellerinde yeşil dolar dolu para çantaları var…
Köy tüzel kişiliğinin ortadan kaldırıp “köylerin mahalleye “ çevrilmesi ve köylülerin iradesinin dışlanması da aslında bu planın bir parçası.
Yeni işgalciler, Ankara’dan işlerini bağlayıp, aş ve iş vaadiyle, ormanlarımızı, dağlarımızı ve köylerimizin ortak yaşam alanlarını “maden arama” bahanesiyle talan ediyorlar…
Serdar ERKAN
——————————————————————-
(ALINTI)
TOPRAK DEĞİL “MATERYAL”
İstanbul Üniversitesi’nin efsane hocalarından Profesör Doktor Doğan Kantarcı. Orman Mühendisi.
1994’teki yangından sonra Gelibolu’yu yeniden yeşillendiren profesör olarak biliniyor. Hürriyet Gazetesi’nden Aysel Alp’e konuştu.
Kazdağları’nda Alamos Gold’un gerçekleştirdiği katliamın yaralarının sarılması için elinden geleni yapacağını söylüyor. “Çağırsalar giderim, hiçbir karşılık da istemem, bu bir vatan görevi” diyor ama ardından ekliyor;
“Onlar toprağı sıyırıp bir kenara yığdılar. Sıyırma işlemi kayaya kadar yapılmışsa o alanda ağaçlandırma olmaz. Kenara alınan ise artık toprak değildir, materyaldir. O toprağın yeniden serilebileceği yerler var, serilemeyeceği yerler var. Toprak bir sistem, yani toprağın içinde ve üstünde birçok bitki yaşıyor ve bu bitkiler toprağı yüksek yağışlardan, yüzeysel akışlardan ve sellerden yani erozyondan koruyor. Kazdağları’nda 6 ila 24 saat süren yüksek sağanak yağışlar var. Dolayısıyla bu toprağı yeniden serip üzerine de fidan diktiğimizde, yüksek yağışlarda, henüz korunmasız durumdaki bu yığın, taşınır gider.”
Sıyrılmış toprağı geri sermek mümkün ama kazıklayıp, aralarına çitler yapmak gerekiyor. Yani normal bir orman alanını ağaçlandırmak gibi değil, masraflı bir iş.
Yani Türkçesi ekosistem, biyorestorasyon vesaire bu süslü lafları konuşmak kolay da gereğini yerine getirmek öyle kolay değil. Siz milyonlarca yılda oluşmuş bir yapıyı yerle bir edip sonra da “Hiçbir şey olmayacak, eski haline getireceğiz” diye millete masal anlatacaksınız. Bizim de buna inanmamızı bekliyorsunuz.
“Ciğerinizi sökeceğiz ama size bir şey olmayacak!”
Söylenen bu aslında…
