AH ŞU BİZİM MERHAMETİMİZ Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı. / Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. / Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı. / Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.”
FATİH KÜPELİ…yazdı..!
Bastığı yerin şehit kanıyla sulanmış bir toprak olduğunu bilenler ve özümseyenler; bugün sığınmacıların neye sevindiklerini haliyle sorguluyor.
Kıyaslanamayacak kadar şerefli olan Türk milleti, sığınmacıların konvoylarının Şam’a varmasını dört gözle bekliyor.
Bir ülkenin bayrağı tektir ve o bayraktan başka bir bayrak açılması endişe vericidir!
Hele ki binlerce şehit verilerek oluşan ay yıldızlı al bayrağımız ile Suriye muhalefetinin bayrağının yan yana sallanması kemik sızlatır!
Kutlamalar yapılırken şunu düşündüm:
Milyonlarca Suriyeli sığınmacı ülkeleri tehlike altındayken neden kalıp mücadele etmedi de uzaktan tüm konforuyla yaşadıkları yerden kendi ülkelerinin sözde kurtuluşunu kutluyor…?
Ve bu kutlamalar olurken bizim ülkemizin trafiğini kilitliyor, anlamsız müzikleri ile kulak tırmalıyorlar.
Ah bizim Türk insanının şu merhameti, hoşgörüsü…
Tam 13 yıl yükünü çektiğin, kendine adapte etmeye çalıştıkça onun kültürüyle çakıştığın, uğruna şehit verdiğin sığınmacılar yuvalarına dönmeli!
Türkiye mazlumların yanında dururken nasıl ateş çemberinin ortasında olduğunu bilerek yeni adımlar atmalı.
Katil İsrail, yağmacı gibi Suriye’ye çökme derdinde; ABD ise “Benim payıma ne düşer?” beklentisinde…
Biden demiş: “ABD Suriye’deki partnerleriyle çalışmaya devam edecek.”
Partner dediği teröristler!
Malumunuz kandan beslenen bir yönetim olan ABD, Suriye’ye daha çok terörist konuşlandırmak istiyor!
Kendisini dünyanın sahibi sananların sonuna hepimiz şahit oluyoruz.
Gel gelelim gönüllü geri dönüşlere…
Gönüllünün yerini çözümcü almalı!
Hızlı ve güvenli dönüşler olmalı ki Türkiye’nin güvenliği daha çok korunabilmeli.
Özellikle sınırlarımız!
Suriye’de terör örgütü HTŞ hapishanelerdeki mahkûmların hepsini serbest bıraktı; bu da demek ki kontrolü elden bırakmamak gerekiyor.
Ben pek çok sığınmacının ülkelerine dönmeyeceği kanaatindeyim.
Kendilerince kurtarılmış bir bölge ancak yıkık ve iş yapabilecekleri alan henüz yok.
13 yılı aşkın süredir bizim ülkemizde düzenlerini kurmuş, mülk sahibi olmuş, söz sahibi olmuş; değer görmüş.
Gider mi?
Vatandaşın duymak istediği resmi rakamlar…
Vatandaşın istediği kayıtlının dışındaki kayıtsız sığınmacıların da ülkelerine gitmeleri…
Türkiye’nin yıllarca en büyük mücadele ettiği konulardan biri kayıtsız sığınmacılardı.
Ve sanırım güvenli geri dönüşlerde öncelik onlara tanınmalı!
Tanınmalı ki kayıtlıların sayısındaki net düşüşleri görebilelim.
Nice saltanatlar bitmiş.
Nice dönemler kapanmış.
İnsan ölmüş.
İnsan doğmuş.
Her yeni düzenle yeni yaşamlar kurulmuş.
Dünya hiç durmamış.
Zulmü durdurmuş.
Barışı durdurmuş.
Yeri gelmiş insanlığı soldurmuş.
Suriye için 13 yıllık aleyhe akan zaman, yerini sükûta bırakıyor.
Öyle bir tablo çizilse de şahsımca Suriye’yi çok daha zor günler bekliyor.
Allah kimseyi vatansız bırakmasın.
Savunmasız bırakmasın.
Yanlış dış politikalara saptırmasın…!