Sonbaharın Sessiz Melodisi
Sonbahar kapıyı çaldığında, doğa özel bir ritimle dolar. Yapraklar yavaşça rüzgarla dans eder, yağmur hafifçe serpiştirir ve omuzlara görünmez bir hüzün örtüsü serilir. Sonbahar, sadece doğanın dinlenmeye çekildiği bir zaman değil, ruhun da yalnızlığı aradığı bir an. “Bana güçlü bir çay demle, sonbahar,” diye içimizden geçiririz, battaniyeye sarılıp, akşamın sessizce yaklaştığını hissederiz. Sonbahar, birlikte biraz hüzünlenmeye davet eden sadık bir dost gibidir.
Yağmur, pencereye hafifçe vurur, adeta bir blues melodisi çalar gibi, rüzgar ise ağır bulutların arasında saklanarak sırasını bekler. Bu sonbahar ve yağmurun birlikteliği hüzünlü ama şaşırtıcı derecede uyumlu. Sanki her zaman ayrılmaz bir ikili olmuşlar, ruhumuzun derinliklerindeki huzurlu düşünceleri yansıtırlar.
Hazan, dinlenmek ve kendimize vakit ayırmak için bir fırsat sunar. Bu, pencereyi açıp, doğanın huzur dolu, keskin ve nemli kokusunu içine çekme zamanıdır. Sanki doğa bize yavaşlamamız, kendimizi dinlememiz ve tüm kaygılarımızı bir kenara bırakmamız gerektiğini fısıldar. Kalpte hafif bir melankoli duyulsa da, bu mevsim bize yalnız kalmanın ve sonbaharın getirdiği hüzün ve huzuru yaşamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır.
Güz, sadece yazla kış arasında bir geçiş değildir. Doğa ve insanın derin düşüncelere daldığı bir dönemdir. Sonbaharın yağmuru ve rüzgarı, sanki tüm gizli düşüncelerimizi bilir ve bize bu dönemde gerçekten neyin önemli olduğunu bulmamıza destekleyici olur
Saygılarımla
Derya Morcalı