Suriye: Belirsiz Bir Geleceğe Doğru
Suriye, on yılı aşkın süredir devam eden iç savaşın ve dış müdahalelerin derin yaralarını taşıyan bir ülke. Yıkımın boyutu sadece fiziksel altyapıyla sınırlı değil; ekonomik, sosyal ve siyasal yapılar da büyük ölçüde çökmüş durumda. Önümüzdeki yıllarda Suriye’yi bekleyen zorluklar, yalnızca iç dinamiklerle değil, aynı zamanda uluslararası aktörlerin hamleleriyle de şekillenecek.
Siyasal Kriz ve Bölünme Tehlikesi
Esad rejimi, savaşı büyük ölçüde kazansa da siyasi meşruiyetini tam anlamıyla sağlayabilmiş değil. Muhalif grupların varlığı, Batı dünyasının yaptırımları ve dış destekçilerin çıkar çatışmaları, yönetimi kırılgan hale getiriyor. Ülkede şu an fiili bir bölünme söz konusu. Hükümet, büyük şehirleri ve kıyı bölgelerini kontrol ederken; kuzeyde Kürtler, İdlib ve çevresinde ise muhalifler hâlâ etkin. Bu durum, Suriye’nin gelecekte federal bir yapı veya parçalanma ihtimaliyle karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor.
Ekonomik Çöküş ve Yeniden Yapılanma Çıkmazı
Savaşın getirdiği en büyük felaketlerden biri de ekonominin çökmesi oldu. Altyapının büyük oranda tahrip olması, üretimin durması ve uluslararası yaptırımlar, ülkenin toparlanmasını zorlaştırıyor. ABD ve AB’nin yaptırımları nedeniyle dış ticaret neredeyse durma noktasına geldi. Enerji sektörü çöküşte, tarımsal üretim azalıyor ve sanayi tamamen durma noktasına geldi.
Ekonomik çöküşle birlikte işsizlik ve yoksulluk da ciddi boyutlara ulaştı. Yıllarca süren savaş, ülkenin en nitelikli iş gücünün göç etmesine yol açtı. Savaş sonrası yeniden yapılanma için milyarlarca dolarlık yatırıma ihtiyaç var ancak Suriye, ne içeride ne de dışarıda bu kaynağı bulabilecek durumda.
Göç ve Demografik Değişim
Suriye, dünyadaki en büyük mülteci krizlerinden birine sahne oldu. Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Avrupa ülkelerine kaçan milyonlarca Suriyelinin geri dönüşü belirsiz. Savaşın getirdiği güvensizlik, işsizlik ve barınma sorunları, bu insanların ülkelerine dönmesini zorlaştırıyor.
Ayrıca savaş sırasında genç nüfusun büyük bir kısmının göç etmesi, Suriye’nin uzun vadede ciddi bir demografik kriz yaşamasına yol açabilir. Genç, eğitimli ve çalışabilir nüfusun kaybı, ülkenin yeniden yapılanmasını daha da zorlaştıracaktır.
Güvenlik Sorunları ve Terör Tehdidi
Suriye’de IŞİD ve El Kaide bağlantılı grupların tamamen temizlendiğini söylemek mümkün değil. Özellikle Suriye’nin doğusunda ve çöl bölgelerinde hâlâ faaliyet gösteren radikal unsurlar var. Sadece IŞİD değil, farklı fraksiyonlara bölünmüş muhalif gruplar da varlığını sürdürüyor.
Buna ek olarak, Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO), ABD’nin desteklediği YPG ve İran’ın desteklediği milis gruplar gibi farklı silahlı unsurların varlığı, çatışmaların durmasını zorlaştırıyor. Suriye’de iç savaş sona ermiş gibi görünse de, bölgesel ve uluslararası güçlerin çekişmesi nedeniyle tam anlamıyla bir barış ortamının sağlanması uzak bir ihtimal gibi duruyor.
Dış Müdahaleler ve Bölgesel Çıkar Çatışmaları
Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin bir satranç tahtasına dönmüş durumda. Türkiye, PKK’nın Suriye uzantısı olarak gördüğü YPG’ye karşı askeri operasyonlarını sürdürüyor. İran, Esad rejimini desteklemeye devam ederken, İsrail Suriye’deki İran varlığını tehdit olarak gördüğü için zaman zaman hava saldırıları düzenliyor. ABD ise bölgede hem YPG’yi destekliyor hem de İran’a karşı denge politikası izliyor.
Bu denklem içinde Suriye’nin kendi kararlarını özgürce alması oldukça zor görünüyor. Esad rejimi, Rusya ve İran’a olan bağımlılığı nedeniyle iç politikada esneklik sağlayamıyor. Öte yandan, muhaliflerin kontrol ettiği bölgeler de büyük ölçüde dış desteğe bağımlı.
Toplumsal Bölünmeler ve Mezhepsel Gerilimler
Suriye’deki mezhepsel ayrışma, savaşla birlikte daha da derinleşti. İran’ın desteklediği Şii milisler, savaşın başından beri Esad rejiminin yanında savaşıyor. Bu durum, ülkedeki Sünni nüfus arasında büyük bir tepkiye yol açtı. Suriye, etnik ve mezhepsel gerilimleri yönetemezse, gelecekte Lübnan’a benzer şekilde mezhepsel ayrışmalara dayalı bir siyasetle karşı karşıya kalabilir.
Buna ek olarak, Kürtlerin kuzeydeki özerklik talepleri de Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından önemli bir tehdit
Fatih Küpeli