Almanya’da katıldığı bir söyleşiden dönen Fatih Baba’ya “Almanya’yı nasıl buldun?” diye sorarlar. Fatih Baba sinirle cevap verir “Nasıl olacak ulan, her şey öyle düzgün ki, insanın kafası karışıyor.”
Yalan da değil.
Karmaşıklığa o kadar alışmışız ki, işimiz biraz yolunda gitse, yönümüzü kaybediyoruz.
Ya da bir parça gülsek, “Çok güldük. Bakalım başımıza ne gelecek?” diye tedirgin oluyoruz.
Kaygılı ve kaos dolu bir toplum olduk vesselam.
Memleketin yarısı hastanelik, yarısı hapishanelik.
Her işimiz yarım yamalak.
Her işimiz özensiz.
Sabah fırına gittim.
Sade poğaça kalmamış. Fırın sahibi “Peynirli poğaça var, vereyim mi?” diye sordu.
“Peynirli sevmiyorum.” dedim.
Sırıttı.
“Yok yok” dedi “Zaten adı peynirli poğaça. Arada bir denk gelirse, peynir koyuyoruz.” dedi.
Aziz Usta’nın dediği gibi.
“Yaptığımız en iyi şey ayran. Ama onun da yarısı su.”Konuk yazar Fatih küpeli