FAKİR ONURLU VE GURURLUDUR…Mehmet Aslantaş yazdı..Ciğer ve cacık söyledim.
Ne kadar zenginde olsan, esnaf lokantasını özlüyor insan. Hemen ön masaya bir baba ile kızı oturdu. Garson ‘’Her zaman ki gibi mi abi’’ diye sordu.
Evet dedi babası, yüzü kıpkırmızı. Ama az tavuk suyu geldi ve nedense bir taneydi. Aklıma, ben yedi yaşındayken annemin vefat ettiği zamanlarda babamın lokantada yaptığı geldi.
Parasızdı, ama mutlaka ay da bir defa da olsa çorba ile içimi ısıtırdı. Üstü başı da düzgün değil baba ve kızının. Acaba neden az ve bir tas çorba? Canı mı istemedi babanın yoksa? Sorsam ya kızarsa? Aklıma bir fikir geldi. Cebimden çıkardım kalemi.
Yazdım hemen arkasına adisyon fişine masamdaki. Tatlı söyledim, garson hemen getirdi. Kağıdı uzattım, göz kırptım. Okudu, kasaya doğru gidip patronuna uzattı.
O da bana bakıp okey yaptı. Ayağa kalkıp ‘’Sevgili müşterilerim. Dün benim 20 yıl sonra ilk defa çocuğum oldu. Müsaade ederseniz bugün yemekler benden kabul ederseniz. Ama herkes hem çorba içecek, hem yemek seçecek, hem de üstüne tatlı yiyecek.
Allah sizden razı olsun’’ dedi. Herkes tebrik etti, zaten içeride hepsi hepsi 7-8 kişiydi. Kimi tatlı yedi, kimisi pilav istedi. Ama benim gözüm baba ile kızının üstündeydi. Hiç sesleri çıkmıyordu.
Kız yemeğine devam ediyor, babası da küçük küçük ekmek koparıp onun ağzına atıyor. Ama lokanta sahibi uyanık, benden zeki. Hemen yanlarına gitti. “İkram ve hediye geri çevrilmez Hadis-i Şerif’tir bu kardeşim” dedi.
Aldı siparişleri, söylenenden fazlasını getirdi. O kızın kaşığından dökülen pilavları bile eli ile alıp ağzına atarken gülüşünü unutamıyorum. Babanın da koca koca parça ekmek koparıp etli yemeğin suyuna banışını da.
Çaktırmadan onları izlerken ağlamışım. Birkaç damla yemeğime damlatmışım. Hesabı ödemeye gittiğim de arkamı döndüm onlar görmesin diye. Baktım ki kağıda patron 315 TL yazmış. Almış kalemi eline üçü çizip bir yapmış. Hiç konuşmadık, bir kelime etsem o da ağlayacak.
Gözleri dolmuş, sanki yerinden çıkacak. Neyse kapıya çıktım. Bir sağa bir sola baktım. Arabamın yerini bile unutmuşum. Arkamdan garson yetişti. Anahtarı masada unutmuşsun abi dedi. Ne iyi adamsın be abi sen deyince, utandım.
Mehmet Aslantaş