Gökdelen…
Ankara- Kızılay’daki Gökdelen’le ilgili benim için ilginç bir anıyı paylaşmak istedim.
Ankara’daki Tayvan Temsilciliği diplomatlarının yemekli davetinde bize anlatılanlardan bir demet:
1969-1973 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuyan Tayvanlı diplomat İbrahim Bey ve eşi Aysel Hanım ( Müslüman olduktan sonra aldıkları ad) Kızılay’daki Gökdelen’le ilgili anılarını (1996 yılında) bize mükemmel Türkçesiyle anlatırken çok şaşırmıştım. -“O zamanlar Türkiye bize göre gelişmiş bir ülkeydi. Gökdelen’ in önünde çektirdiğimiz fotoğrafları memlekete gönderdiğimizde ailemizin şaşkınlığını yazdıkları mektuptan anlıyorduk. Ailemiz “Sakın ha o binaya çıkalım demeyin! ” diye uyarmışlardı. En üst katına hayranlıkla bakmaya çalıştığımda her defasında başımdaki kasket sırtımdan aşağı düşerdi. Aradan geçen zaman içinde ben 1995’te diplomatik görevle Ankara’ya geldiğimde yine çok şaşırdım. Çünkü bu sürede Türkiye’nin potansiyeli oranında pek de gelişmediğini görünce üzüldüm. Tayvan 1969’da fakir bir ada ülkesiydi. Şimdi endüstri alanında abd ve Japonya’dan sonra dünya üçüncüsü… Çok sevdiğim Türkiye’nin de aynı zamanda daha fazla gelişmesi gerekirdi. Gelişmemeyi nasıl becerdiniz? Şimdi bunu anlamaya çalışıyorum.” demişti. O günkü duyguları öyleydi… Çok samimi duygulardı. O zamanlar gelişmişlik remzi olan yüksek binalar bugün bence gerilik ve görgüsüzlük işareti sayılmalıdır.
Gökdelenleri hiç sevmedim. Çeyrek asır yaşadığım Ankara’da o Gökdelen’e bir kez 1990’da arkadaşlarımın daveti sebebiyle çıkmıştım.Şimdi davet eden olsa da çıkmam. Yükseklik korkum yok. Ancak şehirleri yüksek binalarla değil yüksek kültürel kimliğe sahip yatay mimariyle süslemeliyiz.
Yıllar geçti ve
İbrahim Bey şimdi 76 yaşında… Türkiye sevdalısı… 21.asır Türkler’in asrı olacaktır diyor… Teknolojide, sanayide TOGG, Kaan, Akıncı, Hürkuş, Kızılelma ile daha nice başarılar gelecek diyor..
Mehmet Açık