Şu Mersin dedikleri alem beni hiç şaşırtmaz!.
Özellikle son 25 yıldan bu yana öyledir.
Bir işin ucundan hep beraber tutulduğuna hiç şahit olmadım desem vallahi yeridir.
Herkes, her kurum, her kuruluş kendi kafasına göre takılır.
Kimi hiçbir şeye karışmaz.
Kiminin çenesi hiç durmaz.
Çok konuşanında kulağı duymaz.
Bir işin önce tezviratı yapılır bizim buralarda.
Sonra karından konuşulur.
Ucundan tutmaya sıra geldiğinde herkes bir tarafından çekiştirir, konu parçalanır, dağılır gider, elde tutulacak bir şey kalmaz.
Boş boş bakar kalırız.
“Sahipsiz Mersin” diye diye türkü çağırmamız sahip çıkamayışımızdandır aslında.
Şu “özel statü” meselesinde de aynıdır yaşadıklarımız.
Kimler olduklarını öğrenemediğimiz 47 kurum ve kuruluş adına yapılan açıklama söylediklerimin özetidir.
Bu akıldanelerin “özel statüden” beklentilerini yazayım aklımızın bir kenarında dursun.
*Pamukluk barajı.
*Çukurova Bölgesel Hava Alanı.
*OSB’ler ve sanayi siteleri.
*Turizm Bölgeleri.
*Çeşmeli-Taşucu-Antalya oto yolu.
*Hızlı tren.
*Ana Konteyner Limanı.
İyi hoş güzel de; tüm bunlar yıllardır bitirilemeyen projeler değilmi be kardeşim.
Bu güne kadar yaptırmak, tamamlatmak için ne yaptınız da, ülke ekonomisinin büyük yara aldığı bu günlerden mi medet umuyorsunuz diye sorarlar bu akıldanelere.
Yine sorarlar;
Depremi dayanak gösterdiğiniz özel statü beklentiniz de neden depremin baz etkisinin olası yansımaları yok, can ve mal kaybını önlemek, azaltmak adına yapı stoku için yapılması gereken acil düzenlemeler yok.
Bu kurum ve kuruluşlara benim temel sorum şu;
Felaketin neresindesiniz?.
Bir örnekte kedisever vekilimizi örnek göstererek sorayım ki, neden “sahipsiz” olduğumuz netleşsin.
“Tek başınıza kanun teklifi verme sebebiniz nedir?.”
Mersin’in diğer vekillerini de bu kanun teklifine ortak ederek teklifinizi daha güçlü kılmak aklınıza gelmemişmidir?.
Ya da diğer vekiller bu teklifinize kayıtsız mı kalmıştır?.
Bir soruda kamuoyuna gitsin,
Ciddiyet bu teklifin neresindedir?.
**
Sevdiğim Laflar:
“ÇALI DİBİNDE YUVASI, BÖYLE GÖTÜRÜR HAVASI..”
GHA – Konuk Yazar
Yüksel Ekici