Zirveyi Gören Amerika’nın Trump’la Zırvayı Görmesi
Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri’nin 45. başkanı olarak tarihte yerini aldı.
Ancak bu dönem, sadece bir lider değişikliğinden ibaret değil, aynı zamanda Amerika’nın yükselişinin ardından düşüş sürecinin işaret fişeği olarak da yorumlanabilir.
Trump dönemi, birçok açıdan bir zirve ve aynı zamanda bir dönüm noktasıydı. Ezoterik sembolizmle ifade edersek, “9” rakamı, tek basamaklı sayıların zirvesidir. 10 ise mükemmelliği ve tamamlanmayı temsil eder. Bu bağlamda, Amerika, küresel hegemonyasının doruklarını Trump döneminde görmüş, ardından Joe Biden ile başlayan süreçte bir çöküşe doğru ilerleme işaretleri vermeye başlamıştır.
Trump’ın Rampa Dönemi
Trump’ın başkanlığı, sadece Amerika içindeki çatışmaları ve kutuplaşmayı artırmakla kalmadı, aynı zamanda ülkenin uluslararası arenadaki duruşunu da sarstı. Küresel düzenin mimarı olan Amerika, kendi içindeki bölünmelerle iki kampa ayrıldı. Trump, bu bölünmeyi hem körükleyen hem de hızlandıran bir lider oldu. Amerika’nın artık eski gücünü ve güvenilirliğini yitirdiği bir dönemin kapıları aralandı.
Müslüman Dünyasının Beklentisi
Amerika’nın küresel egemenliğinin son bulmasını bekleyen milyonlarca insan için bu süreç, bir umut ışığı taşıyor. Rahmetli Erdem Beyazıt’ın şu mısraları bu durumu ne güzel özetler:
“Dünyanın kalbini dinle, geliyor adım adım;
Dallar, meyveye dursun, toprak tohuma dursun,
İnsan; barışa dursun, selama dursun zaman.
Sabır… Savaş… Zafer!… Adım: Müslüman.”
Bu mısralar, bir sabır döneminin ardından gelecek olan barış ve zafer umudunu taşır. Amerika’nın yaşadığı çözülmenin, mazlum milletlerin üzerindeki baskıları hafifletmesi ve adaletin yeniden tesis edilmesine zemin hazırlaması, dua ve beklentilerimiz arasındadır.
Sonun Başlangıcı
Amerika’nın yükseliş ve düşüş döngüsünü tamamlamakta olduğu bir dönemin içerisindeyiz. İsmet Özel’in, “Duamız, Amerika’nın, Türklerin eliyle son bulmasıdır,” sözleri, Türk milletinin tarihsel sorumluluğunu hatırlatıyor. Bu dua, sadece bir temenni değil, aynı zamanda bir misyon çağrısıdır.
Dileriz ki bu süreç, hem küresel barışa hem de Büyük Türkiye idealinin gerçekleşmesine vesile olur. Çünkü Amerika’nın çözülüşü, dünyanın yeni bir dengeye kavuşmasının habercisi olabilir.
Saygılarımla,
Fatih Küpeli